HOMEOPATİNİN TARİHİ

 

Homeopatiyi  (Yunanca homeo=benzer,  pathos=hastalık ) bulan  ve uygulayan alman doktor Samuel Hahnemann (1755-1843) dır. Hahnemann 1779 da tıp okulundan mezun oldu. Döneminin tıp dünyasında  kan akıtma, bağırsak temizleme, toksik kimyasallarla tedavi  etme gibi uygulamaları yanlış bulan Hahnnemann, hasta bakmayı bırakarak kimyager olarak çalışmaya ve tıp kitapları tercüme etmeye başladı. Tercüme ettiği kitaplar sayesinde tedavide “Benzerlik” kuramını  keşfetti. Onu en çok etkileyen konu ise Güney Amerika’da sıtma vakalarında  kullanılan “kınakına”  bitkisinin etkisi oldu. Kınakına yiyerek,  kınakınanın sağlıklı bir vücutta nasıl sıtma etkisi yarattığını gördü ve kendi vücudundaki sıtma semptomlarını  gözlemledi. Deneylerine ısrarla devam ederek “benzer benzeri tedavi eder” kuramını homeopatinin temel prensibi olarak benimsedi.

Hahnemann’ın yola çıktığı bu kuram, MÖ 5. yüzyılda yaşayan tıp bilminin babası kabul edilen  Hipokrat’ın bulup ve geliştirdiği kuramın tamamen aynısı idi. “Benzerlik” kuramına  göre sağlıklı insanda belli semptomlara sebep olan bir madde aynı semptomları olan hastaya verildiğinde hastayı tedavi eder. (Çağdaş tıbbın benimsediği kuram ise “Karşıtlar, Zıtlar” kuramıdır.  Örneğin: ishal vakası kabızlık yapan madde ile tedavi edilir.) Romalılar döneminde daha da geliştirilen ve benimsenen yaklaşım, imparatorluğun çöküşünden sonra ilerleme kaydedemedi. 15. yy da İsviçre’li Paracelcus, Hippokrat’ın ortaya attığı  tedavide benzerlik kuramını daha da geliştirerek  tekrar gün ışığına çıkardı.Yüzlerce deney ile desteklediği bu yaklaşıma   “homeopati” adını vererek  bilimsel bir çerçeveye oturtan Samuel Hahnemann 1796 da homeopati ile ilgili ilk kitabını yazdı. 1810 yılında homeopatinin prensiplerini “Organon” adlı kitabında topladı ve 2 sene sonra Leipzig üniversitesinde homeopati öğretmeye başladı.  Hahnemann ın ölümünden sonra birçok tıp doktoru tarafından uygulanan homeopati 1849 Londra’da  ilk homeopatik hastanenin  açılması ile İngiltere’de de tanınmaya başladı.

1800 lerin sonlarına doğru Amerika’da ilk homeopatik tıp fakültesi kuruldu.

1900 lerin başında Amerika’da 22 homeopatik tıp okulu , 100 homeopatik hastane ve 1000 den fazla homeopatik ilaç satan eczane bulunmaktaydı. Stanford Üniversitesi, Boston Üniversitesi, New York Tıp Fakültesi gibi tanınmış okullar homeopati eğitimi veren okulların arasındaydı. 1920 lerde Amerikan tıp birliğinin kurulması ve ilaç firmalarının kullanımı kolay ve pratik  ilaçları piyasaya sürmesi ile homeopati Amerika’da geçerliliğini kaybederken eğitim kurumları birer birer   kapandı.

WHO, Dünya Sağlık Teşkilatı tahminlerine göre günümüzde 500 milyon kişi homeopati ile tedavi olmaktadir. Homeopati çağdaş tıpdan sonra en çok tercih edilen tedavi sistemi olarak  2. sıradadır. 

İngiltere, Fransa, Almanya ve Hollanda'da homeopati sağlık sigortası kapsamındadır.

Fransa'da 18.000 tıp doktoru homeopati ile hasta tedavi etmekte, 23.000 eczane homeopatik remedi satmaktadır.

İngiltere'de doktorların %43 ü hastalarını homaopatlarlara yönlendirmektedir. İngiltere kraliyet ailesi 3 jenerasyonu aşkın süredir  homeopati ile tedavi olmaktadır.

Almanya'da doktorların %23'ü homeopati ile tedavi uygulamaktadır.

Hollanda'da doktorların %45'i homepatinin etkili bir tedavi yöntemi olduğunu kabul edip, desteklemektedir. 

Hindistan'da 70.000 den fazla sertifikalı homeopat (tıp fakültesi homeopati bölümü mezunu), yüzlerce homeopatik hastane, klinik ve birçok homeopati bölümü olan tıp fakültesi mevcuttur.

Günümüzde homeopatinin yaygın bir şekilde uygulandığı ülkeler ; Almanya, Avusturya Fransa,İngiltere, İskoçya,İsveç, Norveç,İsviçre, İtalya,Hollanda, Yunanistan, Belçika, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Rusya, İsrail,Ukrayna,Güney Afrika Cumhuriyeti, Yeni Zelanda, Avusturalya,Kanada, Pakistan,Meksika, Hindistan’dır.

Homeopatik remedilerin ucuz olması homeopatinin  tercih edilmesi için ana sebep olmakla birlikte hızlı yaşam ve hızlı çözümlere alışmış olan günümüz insanları için özellikle kronik hastalıklarda homeopatik tedavinin yavaş ve uzun sürede sonuca varması homeopatiye engel oluşturmaktadır.

 

Homeopatiyi  (Yunanca homeo=benzer,  pathos=hastalık ) bulan  ve uygulayan alman doktor Samuel Hahnemann (1755-1843) dır. Hahnemann 1779 da tıp okulundan mezun oldu. Döneminin tıp dünyasında  kan akıtma, bağırsak temizleme, toksik kimyasallarla tedavi  etme gibi uygulamaları yanlış bulan Hahnnemann, hasta bakmayı bırakarak kimyager olarak çalışmaya ve tıp kitapları tercüme etmeye başladı. Tercüme ettiği kitaplar sayesinde tedavide “Benzerlik” kuramını  keşfetti. Onu en çok etkileyen konu ise Güney Amerika’da sıtma vakalarında  kullanılan “kınakına”  bitkisinin etkisi oldu. Kınakına yiyerek,  kınakınanın sağlıklı bir vücutta nasıl sıtma etkisi yarattığını gördü ve kendi vücudundaki sıtma semptomlarını  gözlemledi. Deneylerine ısrarla devam ederek “benzer benzeri tedavi eder” kuramını homeopatinin temel prensibi olarak benimsedi.

Hahnemann’ın yola çıktığı bu kuram, MÖ 5. yüzyılda yaşayan tıp bilminin babası kabul edilen  Hipokrat’ın bulup ve geliştirdiği kuramın tamamen aynısı idi. “Benzerlik” kuramına  göre sağlıklı insanda belli semptomlara sebep olan bir madde aynı semptomları olan hastaya verildiğinde hastayı tedavi eder. (Çağdaş tıbbın benimsediği kuram ise “Karşıtlar, Zıtlar” kuramıdır.  Örneğin: ishal vakası kabızlık yapan madde ile tedavi edilir.) Romalılar döneminde daha da geliştirilen ve benimsenen yaklaşım, imparatorluğun çöküşünden sonra ilerleme kaydedemedi. 15. yy da İsviçre’li Paracelcus, Hippokrat’ın ortaya attığı  tedavide benzerlik kuramını daha da geliştirerek  tekrar gün ışığına çıkardı.Yüzlerce deney ile desteklediği bu yaklaşıma   “homeopati” adını vererek  bilimsel bir çerçeveye oturtan Samuel Hahnemann 1796 da homeopati ile ilgili ilk kitabını yazdı. 1810 yılında homeopatinin prensiplerini “Organon” adlı kitabında topladı ve 2 sene sonra Leipzig üniversitesinde homeopati öğretmeye başladı.  Hahnemann ın ölümünden sonra birçok tıp doktoru tarafından uygulanan homeopati 1849 Londra’da  ilk homeopatik hastanenin  açılması ile İngiltere’de de tanınmaya başladı.

1800 lerin sonlarına doğru Amerika’da ilk homeopatik tıp fakültesi kuruldu.

1900 lerin başında Amerika’da 22 homeopatik tıp okulu , 100 homeopatik hastane ve 1000 den fazla homeopatik ilaç satan eczane bulunmaktaydı. Stanford Üniversitesi, Boston Üniversitesi, New York Tıp Fakültesi gibi tanınmış okullar homeopati eğitimi veren okulların arasındaydı. 1920 lerde Amerikan tıp birliğinin kurulması ve ilaç firmalarının kullanımı kolay ve pratik  ilaçları piyasaya sürmesi ile homeopati Amerika’da geçerliliğini kaybederken eğitim kurumları birer birer   kapandı.

Diğer taraftan homeopati  birçok Avrupa ve Asya ülkesinde yavaş da olsa artan bir hızla tanınmaya ve uygulanmaya devam etti. Günümüzde homeopatinin yaygın bir şekilde uygulandığı ülkeler ; Almanya, Fransa,İngiltere, İsveç, Norveç,İsviçre, İtalya,Hollanda, Belçika, Romanya, Macaristan, Bulgaristan, Rusya, İsrail,Ukrayna,Güney Afrika Cumhuriyeti, Meksika, Hindistan’dır.

Homeopatik ilaçların ucuz olması tercih sebebi olmakla birlikte kronik hastalıklarda homeopatik tedavinin yavaş ve uzun sürede sonuca varması homeopatiye engel oluşturmaktadır.